Hipokondriya, halk arasında daha çok “hastalık hastalığı” olarak bilinen, kişinin ciddi bir hastalığa yakalandığına dair sürekli ve gerçekçi olmayan bir korku duyduğu bir ruh sağlığı durumudur. Vücudundaki en ufak bir belirtiyi bile ciddi bir hastalığa bağlayan bireyler, bu düşünceyle sürekli meşgul olurlar ve yaşam kaliteleri ciddi şekilde etkilenir.
Hipokondri yaşayan bireyler, genellikle aşağıdaki belirtileri gösterirler:
Herhangi bir ağrı, sızı, yorgunluk veya diğer fiziksel belirtiyi ciddi bir hastalık belirtisi olarak yorumlama.
Belirtilerini doğrulamak ve tedavi görmek için sık sık farklı doktorlara başvurma.
Sağlık ile ilgili her türlü bilgiyi toplama ve kendi durumuyla ilişkilendirebilme.
Belirtilerini internette araştırarak kendilerine teşhis koymaya çalışma.
Doktorların verdiği tedavi önerilerine şüpheyle yaklaşma veya hiç uygulamama.
Hastalık korkusu nedeniyle sosyal aktivitelere katılmaktan kaçınma.
Sürekli hastalık konusunda konuşmak ve destek aramak.
Hipokondriyanın kesin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, aşağıdaki faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir:
Ailede anksiyete bozukluğu veya depresyon öyküsü olan bireylerde hipokondri gelişme riski daha yüksek olabilir.
Travma yaşantıları, çocukluk döneminde yaşanan hastalıklar veya aile içindeki hastalıklarla ilgili aşırı endişeler hipokondriye zemin hazırlayabilir.
Mükemmeliyetçi, kaygılı ve dikkatli kişilerde hipokondri gelişme olasılığı daha yüksektir.
Ailesinde veya çevresinde hastalık konusunda aşırı endişelenen kişiler bu davranışı taklit edebilirler.
Hipokondri, etkili tedavi yöntemleriyle yönetilebilen bir durumdur. Tedavi, bireyin yaşına, belirtilerin şiddetine ve eşlik eden diğer sorunlara göre kişiselleştirilir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT), hipokondriyanın tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. BDT, bireyin olumsuz düşünce ve davranışlarını değiştirerek kaygıyı azaltmayı amaçlar.
Şiddetli belirtilerin olduğu durumlarda, antidepresan veya anksiyete giderici ilaçlar kullanılabilir.
Diğer hipokondri hastalarıyla bir araya gelerek deneyim paylaşımı ve destek almak, bireylerin iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar.